Danışma Kurulu
委員 Yutaka KOBAYASHI
Nihonga / Çocuk Kitapları
委員 Yutaka KOBAYASHI
Nihonga / Çocuk KitaplarıJaponya’nın önde gelen Nihonga (Geleneksel Japon resmi) sanatçılarından, ressam ve çocuk kitabı yazarı Kobayashi Yutaka için Türkiye'nin özel bir yeri vardır.
60’ı aşkın çocuk kitabına imza atan sanatçının kitapları Japon Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm çocuklara tavsiye edilmektedir. Eserlerinde çocuk kahramanlarını benzersiz yolculuklara çıkaran Kobayashi, İpek Yolu, kasaba hayatı, dostluk, tabiat gibi konuları işlemekte olup her fırsatta bu konuları tüm Japonya’yı dolaşarak çocuklara anlatmaktadır.
Çin ve Tayvan başta olmak üzere Asya genelinde çok sayıda yabancı dile çevrilen sanatçı, İstanbul’da da rüzgara da bir kişilik kazandırıp farketmemizi istediği “Tōsan to Boku to Kaze no Tabi” (Babamla Benim Rüzgarla Yolculuğumuz) adlı kitabının orijinal resimleri 2017 yılında JSM tarafından sergilenmiştir.
Kobayashi Yutaka’nın resimli hikayeleri çocuklara olduğu kadar çocukluğunu kaybetmek istemeyen herkes için yepyeni penceler açıp ilham verecek bir derinliği yansıtır.
Kobayashi Yutaka 1946 yılında Tokyo’da doğmuştur.
Rikkyo Üniversitesi, Sosyoloji bölümünden mezuniyetinin ardından İngiltere’ye gitmiş ve orada ressam olmaya karar vermiştir. 1979’da Japon sanatı üzerine yapılan bir sergide eserleri ilk defa sergilenmiş, 1983 yılında ise “Ueno Mori Müzesi Özel Ödülü”ne layık görülmüştür.
1970ler ve 80ler boyunca Orta Doğu ve Asya genelinde çok sayıda seyahat yapmıştır. Eserlerinin bu yolculuklardan izler taşıdığı düşünülür.
Yutaka Kobayashi’nin çocuklara yönelik resimli kitapları ise bir gezgin olarak tecrübelerini ve izlenimlerini çocuklarla paylaşma isteğinden doğmaktadır. Kitapları yalnızca Japonya değil, dünyanın bir çok ülkesinde büyük ilgi görmektedir.
Yazar hakkında detaylı bilgi için: Wikipedia (Türkçe) Kobayaşi Yutaka , Wikipedia (Japanese)「小林豊」
Ayrıca, resmi sitesi: Kobayashiyutaka.net
委員 Yutaka HOSHINO
Japon Mutfağı / Master Chef
委員 Yutaka HOSHINO
Japon Mutfağı / Master ChefHalen Sushico’nun Master Chef’i görevini yürütmekte olan Hoshino San, yirmi beş yıldır ülkemizde yaşıyor.
Japon mutfağı alanındaki eğitimini Japonya’da tamamlayarak profesyonel aşçılık lisansı alan usta şef, bir kaç yıl Londra’da gıda yönetimi ve satış alanlarında çalışmış. Ardından 1995 yılında bir turizm şirketi tarafından yapılan teklif üzerine Türkiye’yi ziyaret ederek ülkemize aşık olmuş ve burada yerleşmeye karar vermiştir.
Gelir gelmez ülkemizdeki ilk Japon restoranlarından birinin kuruluşunda bilgi ve deneyimleri ile rehberlik ederek yer almıştır.
Artık bizden biri olan Hoshino San, 2001 yılında Sushico’nun kuruluşuna destek vermiş olup halen aynı yerde baş şef olarak çalışmaktadır. Ülkemizi, mutfağımızı ve bizi çok seven Hoshino bilgi birikimini paylaşarak yeni ustalar yetiştirmeye, yurtiçi ve yurtdışında suşi workshopları düzenleyerek Japon mutfağını tanıtmaya ve iki toplum arasındaki dostluğu güçlendirmek amacıyla yaptığı faaliyetlerine ilk günkü gibi devam etmektedir.
委員 Yohko AOKİ ŞULEN
Japonca / Shodo
委員 Yohko AOKİ ŞULEN
Japonca / ShodoKendisini "Akdeniz'in pırıltısını görmek isterken, kaderin Türkiye'ye getirdiği ve halen burada yaşamakta olan inatçı bir Japon" olarak tanımlayan Yohko Sensei, 1990'dan itibaren otuz yıldır aramızda. Üniversiteyi Tokyo, Roppongi'deki Toyo Eiwa Jogakuin'de "Modern Amerikan Edebiyatı - Şiir" ve "Drama ve Dilbilim" dallarında tamamlamış, 70'li yıllarda birçok edebiyat kulübünde aktif rol almıştır. Çalışmalarında özellikle "Dilin katmanları" ve "İnsanın ruh ve beden aracılığııyla kendini ifade etme gücü" konularına ilgi göstermiştir.
Ülkemize yerleştikten sonra uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesinde ve Toyota, Aisin gibi önemli Japon şirketlerinde Japonca öğretmeni olarak görev yapmış, çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.
Yohko Hanım ayrıca ilkokulda başladığı shodo / kaligrafi çalışmalarına son 20 yıldır devam etmekte olup Japon geleneksel sanatlarından Sado (Çay seremonisi. Urasenke ve Omotesenke ekolleri) ile Kado (İkebana/ Çiçek Düzenleme Sanatı. Ohara ve Koryu ekolleri) konularında da eğitim almıştır.
委員 Atsuko SUETOMI
Geleneksel Japon Müziği / Koto
委員 Atsuko SUETOMI
Geleneksel Japon Müziği / KotoÖzgün güzel tınısı ve spiritüel sesi ile insanlara huzur veren koto enstrümanı sanatçısı Atsuko Suetomi Japonya’da doğdu.
Japon müziği tarihine imza atan modern koto dünyasının üstadı Tadao Sawai ve Kazue Sawai‘den eğitim aldı.
Musashi Üniversitesi ve Takasaki Art Üniversitesi Müzik Bölümü’nde Japon Müziği öğrenimi gördü. Japonya’daki modern müzik yarışmalarında kotoyla dereceler kazandı. Japonya’da ve birçok ülkede konser veren sanatçı Türkiye’de ve farklı ülkelerde yapılan müzik festivallerinden sıkça davet alıp sahneye çıkmaktadır.
2007’den beri Türkiye’de ikamet etmekte olup Türk virtüözleri ile konserler vermektedir.
Son zamanlarda şef Ender Sakpınar’ın yönettiği orkestra eşliğinde koto ile Türk Japon dostluk konserleri vermektedir. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’na solist olarak davet edilmiştir.
Japon Müziği ve Sanatları Derneği Onursal Başkanı olarak Türkiye’de kotoyu tanıtma ve koto eğitimine yönelik çalışmalar yürütmektedir. Ayrıca kiliseler, Türk Japon Vakfı, Rotary Club, Türk Japon Kadınları Dostluk Derneği gibi kurumlar için yardım amaçlı konserler vermektedir.
2002 Futbol Dünya Kupası’nda Güney Kore Kültür Bakanı tarafından konser vermek üzere Güney Kore’ye davet edildi.
2000 - 2002 yılları arasında Amerika’da konser turnesine çıktı.
2002’de Hawaii’de, 2003’te Peru’da Japonya Büyükelçiliği’nin daveti üzerine konserler verdi.
2005’te Endonezya ve Singapur’da konser turnesine çıktı.
Bali Intercontinental Hotel’de Sumatra Tsunami mağdurları için hayır konserleri verdi.
2010’da 1. Uluslararası Şefika Kutluer Müzik Festivali’nde misafir sanatçı olarak sahne aldı.
2013’te Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin katılımlarıyla gerçekleşen organizasyonda koto resitali verdi.
2014’te Türkiye ve Japonya Diplomatik İlişkilerinin Başlangıcının 90. Yıldönümü Etkinliği Dostluk Konseri’nde İstanbul İş Sanat Merkezi’nde kanun sanatçısı Göksel BAKTAGİR ile birlikte performans sergiledi. Konserin ikinci bölümünde ise Gülsin ONAY piyano resitali verdi.
Mayıs 2015’te 15. Mersin Uluslararası Müzik Festivali kapsamında resital verdi.
2016’da 13. Cezayir Uluslararası Müzik Festivali’ne davet edildi.
2017’de arp sanatçısı Çağatay AKYOL ve sipsi sanatçısı Ferhat ERDEM ile ARPYAMATOLIA adı altında Anadolu ve Japon müziklerinin sentezlendiği harika bir konser gerçekleştirdi.
Türküye'de göstermiş olan çalışmalarına Rotary Club 2420 bölgesinden Erkin Onay ile birlikte Meslekte Üstün Hizmet Ödülü aldı.
2018’de Japon Büyükelçiliği tarafından düzenlenen Ankara Japon Festivali’nde neyzen Eyyüp HAMİŞ ile birlikte açılış konseri verdi.
2019’da İstanbul Japonya Başkonsolosluğu ve JIKAD tarafından organize edilen İzmir Sakura Festivali’ne davet edilip geleneksel ve modern koto müziği konseri verdi.
Mart 2019’da Ankara Türk Japon Vakfı’nda Japon Müziği ve Sanatları Derneği’nin açılış konserini gerçekleştirip, Japonya Büyükelçisi Sayın Miyajima’dan teşekkür mesajı aldı.
Temmuz 2019’da Tokyo’da gerçekleşen konserinde Gospel piyanisti Yuta Yamamoto ile Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” eserini icra edip büyük ilgi çekti.
Şubat 2020’de Yuta Yamamoto ile yaptığı albüm “The Way” Japonya’da yayımlandı. Mayıs ayında Ahenk Müzik etiketiyle dijital platformlar aracılığıyla tüm dünyaya ulaştı.
Sanatçı halen İstanbul’da ikamet etmekte olup müzik faaliyetlerini sürdürmektedir.
Albümleri
- Like a Bird
- Peaceful music of Koto
- The Breeze from Aegean Sea
- The Way
Sanatçının güncel konser programı ve faaliyetlerini resmi sitesinden takip edebilirsiniz: Atsuko Suetomi
Şermin DİNÇEL (Üye)
Sumi-e
Şermin DİNÇEL (Üye)
Sumi-e1997’de İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden mezun oldum. Birkaç yıl klinik, on üç yıl da özel bir firmada profesyonel hayatın ardından içimde daima taşıdığım sanat ve yaşama dair yoğun ilgimi Sumi-e ile birleştirme fırsatını yakaladım.
2014 yılında Japon Sanat Merkezinde (JSM) ilk Türk Sumi-e sanatçısı olan hocamız Aynur Küçükyalçın ile eğitimime başladım. Dört yıl temel eğitimimi aldıktan sonra halen JSM'deki atölyelere eğitmen olarak katılıyorum.
Beni sumi-e ye iten ilk düşünce ‘’meditasyonun sanata bürünmüş hali’’ olmasıydı. Araştırmalarımı yaparken, bu resim tarzının Zen manastırlarında rahiplerin yaptığı meditasyonun bir parçası olduğunu öğrendim. Aynı zamanda sumi-e fırçası (fude) bir samurayın kılıcını, kağıdı ise (washi) hayatı sembolize ediyordu. Japon kültüründeki yalınlık , sadelik ve kalıcılık da bir diğer ilgimi çeken konuydu.
Bu sanata adım attığım ilk günden itibaren, sadece estetik bir resim yapmayı öğrenmeyeceğimi anlamıştım. Günümüz dünyasının aşırılığına, karmaşasına ve hızına inat sumi-e sakin kalabilmek, ana odaklanmak, andaki güzelliklerin farkında olarak dingin kalabilmek öğretisini barındırıyordu. İçine girdikçe, felsefesini öğrendikçe sumi-e nin gerçekten inanılmaz meditatif bir yanı olduğunu anlayarak görünen estetiğin arkasında, görünmeyeni de farketmenin ayrıcalığını yaşadım. Sumi-e kelime anlamıyla her ne kadar mürekkep resmi demek ise de aslında ‘’ruhun, duygunun resme yansıtılması’’ anlamını taşımaktaydı.
Fırça, mürekkep ve kağıtla kurduğum ilişkide, minimum fırça darbesinin, yani ‘’az’’ ın çok şey ifade edebileceğini, resmettiğiniz alanda boşluklar bırakmanın önemini, ’’ düşünmek ‘’için kendinize olduğu kadar o resme bakan kişiye de alan yaratmanız gerektiğini, ve yapılan hataların geri dönüşsüzlüğünü ‘’kabul etmeyi’’ hatırlatıyordu bana sanki..
Bakan göz ise kendi içselliği doğrultusunda anlayabiliyor bunu..
Özetle, yaşam felsefemle bu kadar uyumlu olan bu sanat dalıyla iç içe olmak beni gerçekten mutlu kılıyor.
Kağıtları, boyası fırçası..,
Başlamadan önceki hazırlık ritüelleri...
Duyguyu resmettikten sonra geriye kalan boşlukta kaybolmak...
Doğa harikalarının kokusunu duyumsamak...
Yarım kalmış zannedilenin aksine, bakan kişiye, bir dalın ait olduğu o ağacı hissettirebilmek...
Son olarak, bu yolculukta bana rehber olan değerli öğretmenlerim Aynur Küçükyalçın ve Erdal Küçükyalçın’ a sonsuz teşekkürü bir borç bilirim….
Semra ÇALANGU (Üye)
Suluboya / Sumi-e
Semra ÇALANGU (Üye)
Suluboya / Sumi-eTıp doktoruyum. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları Bölümünde öğretim üyeliği görevimden 2010 yılında ayrıldım. Aynı tarihte suluboya çalışmalarına başladım. 2014 yılından beri Japon Sanat Merkezi'nde Aynur Küçükyalçın ile sumi-e ve Japon teknikleri ile suluboya çalışıyorum. Profesyonel olarak hekimlik mesleğime devam ediyorum.
Mebruke TUNCEL (Üye)
Tezhip / Minyatür / Sumi-e
Mebruke TUNCEL (Üye)
Tezhip / Minyatür / Sumi-e1995 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Ana Sanat Dalı Tezhip-Minyatür bölümünde lisans eğitimini tamamlayan sanatçı 2002 yılında Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nde “Osmanlı Dönemi Tezhip Sanatında Barok-Rokoko Üslubu (18-19. Yüzyıl)” konulu yüksek lisans tezini verdi. Tuncel ayrıca, 2003 yılında aynı üniversitenin Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Türk İslam Sanatları programında “17. Yüzyıl Osmanlı Kuran-ı Kerim Tezhip Tasarımları” konusunda ikinci yüksek lisansını tamamlamıştır.
Sanatçı ayrıca; 1998-2003 yılları arasında Yakup Cem’den minyatür ve 2009-2019 yılları arasında Javad Soleimanpour’dan pastel dersleri alarak farklı pratiklerdeki çalışmalarını derinleştirmiştir. 2002-2005 yılları arasında Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Minyatür dersleri veren Tuncel, 2011-2017 yılları arasında Japon Sanat Merkezi’nde Aynur Küçükyalçın’dan sumi-e dersleri almıştır.
Mebruke Tuncel, 2002 yılında kurduğu Mebruke Tuncel Geleneksel Sanatlar Atölyesi’nde özel derslerine ve çalışmalarına devam etmektedir.
Esra ÇALIŞKAN (Üye)
Sumi-e
Esra ÇALIŞKAN (Üye)
Sumi-e1970 yılında küçük bir Anadolu kasabasında başlayan hayat yolculuğum 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde yükseköğretime başlamam ile devam etti. Mezuniyet ve ardından İstanbul şartlarında başlayan zorlu iş hayatı sanata zaman ayırmama çok izin vermese de karakalem ve yağlıboya çalışmaları ile içimdeki resim tutkusunu hep canlı tutmaya çalıştım.
2015 yılında tanıştığım Japon Mürekkep Resmî Sumi-e ise hayatımın dönüm noktası oldu. Yirmibeş yıllık meslek hayatımı noktalayarak Japon Sanat Merkezinde Aynur Küçükyalçın’dan sumi-e,Yukari Hamakawa’dan Japonca,Erdal Küçükyalçın’dan Asya Sanatları dersleri alarak dört yıl sonunda eğitmen olmaya hak kazandım.
Anavatanı Çin’den Zen rahipleri yoluyla Japonya’ya gelen sumi-e sanatı en az fırça darbesiyle gözle görünmeyenin farklı bir estetikle kağıt üzerine aktarılmasıdır. Sumi-e ruh halimizin kağıt üzerine yansımasıdır ,bir yandan kağıttaki fırça darbeleri hayata bakışımızı, estetik duygumuzu, tarzımızı, kişiliğimizi ortaya koyarken, diğer yandan bu derinliği algılayabilen gözlere sahip olmak gerekir.
Bu içsel huzur ve dinginlik yolundaki yolculukta ne kadar çok şey öğrenirse o kadar az bildiğini farkediyor insan, Kendim durmaksızın öğrenmeye devam ederken, yola yeni çıkanlara eşlik etmenin bu yolda daha hızlı ilerlememe yardım edeceğine inancım sonsuz.
Erdal KÜÇÜKYALÇIN (Üye)
Japon Tarihi
Erdal KÜÇÜKYALÇIN (Üye)
Japon TarihiKılıcın Efendileri – Samuray (2019), Beş Çember Kitabı – Savaş Sanatı ve Stratejik Liderlik (2017), Samuraylar Çağı – Dönüm Noktalarıyla Japon Tarihi (2013), Kont Otani Kozui ve Türkiye (2010), Turna’nın Kalbi – Yeniçeri Yoldaşlığı ve Bektaşilik (2010) gibi araştırma kitapları ve Yedi Kule – Genç Osman Neden Öldürüldü? (2013) adlı bir romanı bulunan yazar, halen Boğaziçi Üniversitesi – Asya Çalışmaları Merkezi’nde Japonya başta olmak üzere Asya tarihi, kültürü ile Savaş Sanatı ve Stratejik Liderlik konularında dersler vermektedir.